8 Ağustos 2011 Pazartesi

Aceminin Dalış Notları - Güzelyalı Kepez

Ailemin orada bir ev sahibi olmasıyla sonunda merak ettiğim Çanakkale taraflarında da dalma şansım oldu. Karanlık Liman denilen küçük bir limanın etrafında kendime dalacak yerler buldum. Bulduğum bu yerler genelde 1- 2 metre arasında sığ, kayalık ve erişteliklerden oluşuyordu. Levrek yaptığı söylenen bu yerlerde zemini garip, tül gibi bir ot kapladığında pek balık olmuyor. Onun dışında inanamayacağınız sayıda kestane var. Denize girecek düzgün bir yer ararken "Sohbet" adlı küçük bir pansiyon buldum ve bu pansiyonun plajından denize girmeme, plajın sağına ya da soluna, insanların olmadığı yerlere ilerlemem şartıyla izin verildi. İşletmeci ve çalışanlar çok cana yakındı ve bana nerelerin balık yaptığını bildikleri kadarıyla anlatıverdiler. İnsanı delirten yüksek sesli müzikler yerine sakin bir Türk müziği çalan bu yerin bir başka güzelliği de mangal kiralayarak mangal yapabilmeniz. Bahsettiğim bu pansiyon Güzelyalı Karanlık Limanı hemen geçince aniden sağınızda beliriveriyor. Hem pansiyon olduğu, hem de plajı olduğu yönünde bir tabelası var. Aslında birkaç kulübeden oluşan 20 m plajlı ufacık bir yer. Fakat kalmak isteyenler için bahsettiğim bu yerin tuvaletinin hiç temiz olmadığını da söylememde fayda var sanırım.

Orada kaldığım birkaç gün içerisinde daha önce bilmediğim bazı şeyleri gözlemleme şansım da oldu. "Çok balık vurdun mu?" derseniz ne yazık ki cevabım "hayır" olacak ama yine de balık vurmaktan daha önemli bilgiler edindiğim için mutluyum...

Her gün sabah 5.30 ile 6 arasında kalkarak dalacağım yere doğru yola koyuldum. İnanılmaz sayıda kestane olması nedeniyle dalış eldiveni, kıyafeti gibi koruyucu giysiler giymeme rağmen hala üstümden kestane dikeni ayıklıyorum. Onun dışında Kepez tarafında (açıkları çok bilmiyorum) kayalık olan benim bulabildiğim tek yer Karanlık Liman'ın etrafı. Fakat dediğim bu yerler de 1-2 metre derinliklerde. Diğer yerler genel olarak daha otluk. Barbun yavruları, ispendek (levrek yavrusu), lidaki (çipura yavrusu), gibi  yavru balıklar gördüm hep. "Aç değilim açıkta değilim" mantığıyla hiçbirine tetik düşürmedim.  Gördüğüm tek yaşını başını almış levrek sanırım bana birkaç milisaniye bakıp, ne olduğumu anlayarak uzaklaştı. Bir adet zıpkıncının dostu kefal avlayabildim sadece...

Bu dalışlar sırasında balıkların davranışları hakkında emin olmamakla beraber öğrendiğim bazı şeyler şunlar oldu:
  • Sığ suda balık avlamak daha çok teknik gerektiriyor. Balıklar tehlikelere karşı daha uyanık geziyorlar.
  • Eğer balığın seviyesinden daha yukarıda iseniz tehdit olarak algılayarak uzaklaşıyorlar.
  • 1.5-2 metreden sonra derinleşerek sizi gizleyebilecek yerler bulmak verimli oluyor (her ne kadar gelenler küçük olunca moral bozsa da).
  • Balıkları görmeye çalışmak için yukarı ve ileri baktığımda hayvanları yanıma çekemiyorum ve boynumu yukarı doğru tutmaya çalıştığımdan su altı sürem düşüyor. En iyisi kendi önünüzdeki küçük şeylere bakmak; sanki balıklarla ilgilenmiyormuş gibi davranmak. Bunu yaparken insanda "ya geldiğinde göremezsem" korkusu oluyor ama aslında direk bakmasanız bile gözünüz etraftakileri algılayacak kadar görüyor.
  • Balık sizi gördüğünde, sizi sanki o avlayacakmış gibi çok yavaşça ve çok az geri yaparak ve başı hafif öne eğerek merakını arttırmak mümkün oluyor. Bu dediğimle şaşkınlık içerisinde 15 sn boyunca bir levrek yavrusunu atış alanımda tutmayı başardım.
  • Sanırım korkmaya başlamalarını sağlayan en önemli şey onlara bakıyor olduğunuzu hissetmeleri o nedenle öncelikli olarak kafamı otların arasına sokmam, gözlüğün üstüne yosunlardan koymam işime yaradı.
  • Dalışı yaptığınız yerde küçük balıklar olması sanırım önemli bir şey. Ortalıkta hiç küçük balık görmüyorsanız daldığınızda da durum pek değişmiyor.
  • Ses çıkararak ve çıkarmadan hareket etmek gibi şeyler denedim. Sanırım önemli olan sesi yapan şeyin büyüklüğü. Yani suya bacağınız çarparsa balık kalmıyor ama nefesi burnunuzdan vermek gibi size daha çokmuş gibi gelen sesler balıkları pek de etkilemiyor gibi. Ya da su altında bir yerinize kestane batmasıyla aniden yaptığınız ama hiç ses çıkarmayan hareketler de balıklar için ses niteliğinde ki bu yüzden düzgün avlanamamış olabilirim.
  • Balıkların geleceği varsa çoğunlukla 1 dakikaya kadar geliyorlar. Gelememiş olanlar için ani hareketler yapmadan çok ağır hareketlerle satıha çıkmak da sanırım iyi birşey. Çünkü kendimi biraz zorlayıp daha ani çıkışlar yaptığımda bir dahaki dalışımda küçük bir balık bile göremedim.
Kepez'de deniz hakkında öğrendiklerim ise aslında daha önemliydi. Bir balıkçı benden duran teknesinin pervanesindeki ağları temizlememi rica etti. Ben de ağ ve bıçak ilişkisini anlayabileceğim en kontrollü yer olması bakımından hemen kabul ettim. Görünürde pek birşey yoktu; sadece birkaç tur dolanmıştı. Hemen hallolur diyerek bıçağımla giriştim. Yaklaşık 15 dakika uğraşmam gerekti. Öncelikle bıçağın keskin ve düz olan tarafı pek de hızlı iş görmüyor. Kullanmanız gereken tarafı tırtıklı olan tarafı sanırım -daha hızlı kesiyor ama siz de daha çok hareket ediyorsunuz. O tül gibi balık ağı siz suda hareket ettikçe sizinle hareket ediyor. Gerçekten tahmin ettiğimden katbekat tehlikeli bir şey balık ağı. Sakın ola ki bıçağa güvenerek ağlara yaklaşmayın, hatta gördüğünüz anda uzaklaşın. Suya çok erken giriyorsanız ağ şamandıralarını göremeyebilirsiniz. O nedenle güneş bu şamandıraların olup olmadığını gösterene kadar bekleyin ve dalgalı çırpıntılı deniz olursa daha da zor görünüyorlar, dikkat edin! Eğer şişiniz falan takılırsa şişi bırakın 2 ya da 3 kişi değilseniz, canınızdan değerli değil.

Öğrendiğim başka bir önemli şey de daha önceden bilmeme rağmen üşengeçlikle yanıma almadığım şamandıranın ne kadar önemli olduğuydu. Sesini suyun altında duyduğum tekne benden 10 metre uzaktaymış ve geçip gitti. Şamandıra varken başıma hiç gelmemişti bu durum. Tekne beni görerek değil, sadece şans eseri 10m açığımdan geçti. Sakın ola ki 2 metre suda tekne ne arasın gerek yok demeyin, çünkü gayet de 2 metre suda oldu bu olay. Şamandıranızı edinin kullanın...

Bu arada bana daha önce çok sakin ve yavaş nefes alıp ver denmişti. Onu da deneme şansım oldu. Şu şekilde uyguladım: 2 sn nefes alıp 8-10 sn'de vermeye başladım. 2. gün, su altı süremi uzatmadığını düşündüğümden buna çok dikkat etmedim ve yaklaşık 1 saatin sonunda 30 sn.lik dalışlar yaptığımı fark ederek sudan çıktım. 3. gün ise özellikle dikkat ettim ve su altı sürem zorlamadan 1.40'a kadar çıktı. Daha da iyisi neredeyse 4 saat sudaydım ve hiç yorulmadım. Demek ki hem yorulmamak hem de daha iyi süreler için hiç zorlamamak ve dediğim gibi 1'e 4 şeklinde nefes alıp vermek düşündüğümden önemliymiş. Ben dalışların arasına 3 dakika gibi bir aralık koymak gerektiğini okumuştum benden usta arkadaşlarımdan. Saatimin böyle bir özelliği yok fakat nefesi verme sürem 10sn'nin üzerindeyse zaten feci halde sakinleşmiş oluyorum ve tekrar dalabileceğimi buradan anlıyorum. Fakat doğal haliyle 10sn.'nin üzerine çıkmasından bahsediyorum, yoksa zorlayarak yapmıyorum. Bu da bana 1 dakikanın üzerinde bir dinlenme sağlıyor en azından. Fakat yine de bu özelliği olan saatlerden edinmek iyi olur sanırım. Çünkü gerek nefes tutarken gerek dinlenirken benim zaten ağır çalışan beynim, normal halinden daha yavaş çalışıyor ve unutabiliyorum.

Bu arada dalışlarım sırasında tutunarak nefeslendiğim şamandırama asmış olduğum balık teline kolayca 2 defa takılınca ve dalamadan çıkınca balık telini belime takarak devam edeyim dedim. Ben nasıl olduğunu anlamadan sivri bir kayaya kendimi kilitlenmiş buldum. Meğer videolarda izlediğim ustalar ondan balık telini arkaya takıyorlarmış. Su altında ne kadar az oraya buraya takılabilecek şey taşırsanız o kadar güvende oluyorsunuz. Ben şans eseri takıldığımı farkettiğimde dalışın başlarındaydım ve sığ bir yerdeydim. Kesmeme gerek kalmadan kurtuldum. Ama yine de bir daha asla üzerimde sallanan birşey taşımam. Şamandıranın gözünü seveyim, asarım ve korkmama gerek kalmaz.

Benim dalmamdan bu yazıların editörü olması nedeniyle de ayrıca korkan karım yanlız dalmama haklı olarak karşı. Ama işte belki üşengeçlik belki de aptallıkla yanlız dalıyorum şu an için ve kendisi bu durumdan korkuyor ve meraklanıyor. Fakat bulduğum şöyle bir çözüm var. Dicapak olarak bilinen sualtı kılıflarından edinin. Bir adet de 60-70 TL'lik telefonu onun içine koyun, kılıflı haldeki telefonu da şamandıranın cebine koyun. Böylelikle yarım saatte bir telefonu kontrol ederek endişeli eşinizi rahatlatabilirsiniz...

Bir daha kendimi denize atabilene kadar hoşçakalın...


19 Temmuz 2011 Salı

Dalış Yasaklarının Google Earth Dosyası ve Diğer Dalış Yasakları

      Bu başlık altında, Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın internet sitesinde "Dalışa Yasak Sahalar" ve Özel Güvenlik Alanları" başlığı altında yayınlanan haritaları, koordinatlardan yola çıkarak "kmz" dosyası (Google Earth harita dosyası) haline getirmeye çalıştım. Bunu yapma sebebim "kmz" haline getirilmiş dosyalarla haritaya bakıldığında "uzaklaşma-yakınlaşma" imkanı olması ve bu nedenle yasağın başladığı ya da bittiği noktaların daha kolay anlaşılmasıdır. Haritalardaki koordinatların programa girildiğinde SGK haritalarıyla uyuşmaması halinde (bazen format uyuşmaması nedeniyle)ise elimle  düzeltme yapmaya çalıştım (zorunda kaldım). Aynı zamanda bu yasaklar dışında da koordinatları belirtilmiş yasakları olabildiğince hızlı şekilde yine bu sayfadan yayınlamaya çalışacağım.

Ancak bu yasakların yerleri, koordinatlar girildiğinde bazen format uyuşmaması nedeniyle hatalı gözükebildiğinden kesin olmayabilir. O nedenle lütfen dalmaya gitmeden önce harika bir blog olan Dalışa Yasak bloğundaki resim oturtma tekniğiyle hazırlanmış haritalara da bakın. Ayrıca dalmaya gideceğiniz yerin ilgili SGK bot telefonunu (158'i arayarak öğrenebilirsiniz) arayarak dalış yapacağınız yerin yasak olup olmadığını önceden öğrenebilirsiniz. Son yöntem en doğru ve kesin yöntem olmasına rağmen SGK botlarında görev yapanlar, haklı olarak bizim kullanabileceğimiz "bankadan sonra ya da x camisinden sonra" gibi tanımlara yanıt veremiyorlar. İşte tam bu sırada bu haritalar bizi biraz da olsa rahatlatıyor.

Bu "koordinatlı özel yasaklar" dışında bilmeniz gereken bazı "genel yasaklar" ise şunlardır:
  • 1 Mayıs - 30 Eylül tarihleri arasında şamandıralarla sınırlanmış yüzme alanları içinde;
  • Su ürünleri üreticiliği yapan yerlerin 100 metreden daha yakınında dalış yapmak yasaktır.
  • Fokların yaşadıkları mağaralarda ışık kullanmak, her türlü vasıta ile dalış ve su ürünleri avcılığı yapmak yasaktır.
  • İzmir limanında, Bostanlı Sazburnu ile Üçkuyular vapur iskelesi arasında çekilen hattın doğusunda kalan saha içerisinde su ürünleri avcılığı yasaktır.
  • Limanlarda, balıkçı barınak, barınma ve çekek yerlerinde dalış yapılarak su ürünleri avcılığı yasaktır.
  • İzmir İli, Aliağa İlçesi, Karaağaç mevkiinde bulunan Ege Gaz A.Ş. LNG terminaline ait iskele çevresinde 400 metre mesafe içerisinde su ürünleri avcılığı yapılması yasaktır.

    Lütfen bunlar haricinde yayınlanmış koordinatları ya da resimleri bana ulaştırın. Bu sayede beraberce bu haritaları herkesin anlayıp kullanabileceği helde ve güncel tutabiliriz.

    Unutmayın, siz yanlış bir yerde dalış yaparken bir şikayet varsa ya da normal denetimler esnasında siz bu tip bir hata yapıyorsanız, Sahil Güvenlik Komutanlığı sizin ne kadar amatör olduğunuza ya da yanlışlıkla orada olup olmadığınıza bakmaz ve sadece görevi gereği cezanızı keser. Hatta bazen tüm ekipmanınıza da el koyar. Bunu yapması için bazen sadece maske, palet ve şinorkelle orada dalıyor olmanız yeterlidir.
           
    Öncelikle "kmz" dosyalarını kullanabilmek için Google Earth programını indirip kurmanız gerekiyor. Bu işlem bittikten sonra dosyayı buradan indirerek Google Earth programıyla açın. Daha sonra fareniz ile bu dosyayı "yerlerim"in içine taşıyın. Son olarak da "yerlerimi kaydet"e basarak çıkın.Bu alanların gösterilmesi içinse sol taraflarında bulunan kutucukları işaretlemeniz yeterlidir.

    Not: Son güncellemelerle özel güvenlik alanlarıyla bazı korumaya alınmış sahalar eklenmiştir. 21/07/2011 - 00:12


    18 Temmuz 2011 Pazartesi

    Zıpkınla Dalış Malzemeleri ve Alışveriş

            Eğer zıpkınla dalmaya gidecekseniz, nefes teknikleri, kulak eşitlemek, dalış malzemeleri, zıpkınla dalış kuralları gibi konuları bilmelisiniz. Hem başınıza bir şey gelmemesi hem de bütün malzemelerinize el konulup yüksek para cezaları ödememeniz için bunları çılgın gibi olmasa da bilmeliniz çok önemli. Bir diğer önemli kısım da aşağıda yazmış olduğum yazı tamamen benim deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım bir yazıdır. "En doğrusu budur" mantığıyla yazılmamıştır.

            Size alışveriş konusunda verebileceğim ilk tavsiye mümkün olduğunca mağazadan alışveriş yapmanızdır. İnternet mağazasından alışveriş yaptığınızda para verdiğiniz malzemenin size uymaması, stoklarda olmadığından kös kös beklemek gibi sorunlar yaşayabilirsiniz. Dalış mağazalarından yapacağınız alışverişler ise bu sorunları ortadan kaldırdığı gibi tanışıklığınız ve ilişkileriniz size indirim güzellikleri ve sonrası için kargo kolaylıkları sağlayacaktır.

            Eğer ille de internet mağazalarından alışveriş yapmak isterseniz satın almadan önce telefon ederek alacağınız malzemenin stoklarında olup olmadığını sorun.

            Zıpkınla av forumlarından alışveriş yapmak istiyorsanız imza bilgilerinizi girmelisiniz. Aksi halde pek ciddiye alınmazsınız. Bu nedenle ilk iş olarak imza bilgilerinizi, yani adınız, soyadınız, rumuzunuz gibi bilgileri girin. Tanışma kısmına kendinizi tanıtıcı bir mesaj yazın. Daha sonra ilanlardan ihtiyacınız olan malzemeye bakın. Aceleci olmadan ilan sahibinin daha önce açtığı konuların sayısına (dikkat edin yazdığı mesaj demiyorum, açtığı konu diyorum) bakın. Bu sayının yüksekliği o forumda o kişinin ne kadar tanındığını ve güvenildiğini gösterir. Forumda sadece tebrik ve teşekkür yazarak mesaj sayısını bizim gibileri avlamak için arttıran insanlar olabilir. O nedenle açtığı konu daha önemli bir kıstastır.

            Gittigidiyor ve Sahibinden gibi ikinci-el sitelerinden uzak durun!

            Tahmin ettiğim kadarı ile paradan tasarruf etmek için dalış kıyafeti, dalış bıçağı, dalış şamandırası, kurşun ağırlık, dalış kemeri, dalış eldiveni gibi aksesuar sayabileceğiniz şeyleri almak istemeyeceksiniz. "Sadece zıpkın, palet ve gözlük yeter" düşüncesine izin vermeyin. Bunların her biri hayati önemi olan, olmazsa olmaz malzemelerdir. Tasarruf edeceğiniz kısımları size yazacağım ama ne yazık ki bu spor biraz pahalı bir spordur.

    Malzemeler ve Öneriler 


    • Dalış Şamandırası
    Dalış şamandırası yapın ya da satın alın. Size dert gibi gelse de siz derindeyken üstünüzden tekne geçmesini engeller. Aynı zamanda Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından belirtilmiş bir zorunluluktur. Ayrıca müren yada mığri gibi hayvanlar belinize takmış olduğunuz balıklara dadanabilir. Eğer balık telinizi şamandıraya takarsanız bu ihtimali ortadan kaldırırsınız. Kendiniz yapmak isterseniz basit bir şamandıra yapmak çok kolaydır. İlerde bu konuyla alakalı bir yazı da yazacağım.



    • Dalış Bıçağı 
    Dalış bıçağı satın alın. Sakın evdeki bıçağı götürmeyi denemeyin. Çelikleri son derece güçsüz ancak portakal kesmeye yarayan bu bıçaklar balık söndürmeye (öldürmeye) çalışırken bükülüp bir yerinizi kesebilir ya da kırılarak tehlike yaratabilirler. Dalış bıçaklarının bükülmeyen çok kalın bir çelikten yapıldığını gördüğünüzde dediğimi anlayacaksınız. Ayrıca dalış bıçakları, sorumsuzca atılmış ve heryere dolanmış ağlara takılmanız halinde hayatınızı kurtaracak tek malzemedir. Bu malzemeyi internet üzerinden, dalış mağazalarından veya ikinci el olarak forumlardan (fotoğrafını gördüğünüz ve forumlar konusunda yazdıklarımı dikkate aldığınız sürece satın alabilirsiniz)


    • Dalış Eldiveni ve Çorabı
    Eldiven çok önemli gözükmese de sizi parmaklarınızın parçalanmasından, zehirli dikenlerden ve keskin dişlerden korur. İşin tasarruf kısmında bu eldivenler yerine güderi iş eldivenlerinden satın alabilirsiniz. Fakat hem elinize dalış eldiveni gibi oturmaz hem de sizi özellikle kışın fena halde üşütür. Sadece yazın dalacak arkadaşlar için sıcak sularda çorap çok da önemli değildir. Ayaklarınız kılcal damarlar yüzünden sizi üşütecek önemli yerlerden biridir. O nedenle patik almanızı tavsiye ederim ama sadece yaz ayları sıcak denizlerimizde dalanlar için zorunluluk değildirler.



    • Dalış Kıyafeti
    Yine yazın sıcak denizlerimiz için üşüme problemimiz pek yoktur. Fakat bu elbiselerde zıpkını kurmanızı kolaylaştıran hatta sağlayan zıpkın kurma yerleri bulunur. O yerler olmadan denediğim kadarıyla göğsünüzdeki morarma daha ikinci günden sizi bu spordan diskalifiye edebilir. Dalış kıyafetini mağazadan alın, üstünüze olmaması durumunda mağazadaki insanlar yardımcı olacaklardır. İnternetten ne isterseniz o gelir ve bu kıyafetler neopren kıyafetler olduğundan bedeni tutturamayabilirsiniz. Mağazadaki çalışanlar sizi görürlerse size hangi bedenin olacağını hemen söylerler. İkinci elde ise bu yukarıdaki sorunlara bir de içine işenmesinden dolayı hijyenik sorunlar eklenir, o nedenle tavsiye etmem. Ayrıca unutmayın suya bir kere giren elbisenin eskime (incelme ve erime) süreci başlar. Yani ne kadar az suya girmiş olursa olsun bir kere girdikten sonra belli bir ömrü vardır. Kamuflaj olayını pek kafanıza takmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Simsiyah elbise ile avlanan bazı arkadaşların avladıklarından yola çıkarak bunu söylüyorum. Önceliğiniz sağlam ve olabildiğince ucuz bir elbise olsun. Ben hep "Apnea" marka elbise kullandım ve hiç şikayetlenen görmedim. Elbiseyi kendim yırtmış olduğumu söyleyerek mağazaya gittiğimde "olur mu o malı biz sattık" diyerek tamir etiler. Alınabilecek elbise firmaları şimdiye kadar araştırabildiğim kadarı ile Apnea ve Jak Boeno'dur. 5 mm kalınlığında istediğiniz ucuz elbiseyi alabilirsiniz. Fakat eklemek isterim ki şu ana kadar Apnea dışında elbise kullanmadım. Başka bir elbiseye de ihtiyaç duymadım kamuflaj deseni dışında.



    • Dalış Kemeri
    Dalış kemeri 2. el olarak alabileceğiniz başka bir malzemedir. Dikkat edeceğiniz konu kemerin kauçuk olması, fazlalığının kesilmemiş olması ve kemer tokasının yukarıdaki gibi marsilya toka olmasıdır. Kauçuk tuzlu suya diğer malzemelerden daha dayanıklıdır. Kesilmemiş olması ve marsilya tokası da kemeri çabuk yakalayıp çözüp atmanızı sağlayacağından önemlidir.

    • Ağırlıklar
    Ağırlıklar 2. el alabileceğiniz başka bir malzeme olsa da kargo ücreti verecekseniz mağaza ile aynı fiyata gelebilir. Dört çeşit ağırlık vardır: kemer, sırt, bilek ve palet ağırlıkları. Kilonuza göre ne kadar ağırlığın sizi suda nötr yapacağını öğrenmek için buraya girin. Yukarıdan aşağıya ilk yere kilonuzu, ikinci yere elbisenizin kaç mm olduğunu yazın ve OK'e basın. En çok olan değer 7 metreye kadar dalışlarda ihtiyacınız olan ağırlık miktarıdır. Hepsini belinize takarsanız belinizde çok ağrı yapabilir. O nedenle sırt ağırlığı almanızı tavsiye ederim. Sırt ağırlıkları 4.5 kg'dır. Geri kalan ağırlığı belinize takabilirsiniz. Kilo verme ya da alma ihtimalinize karşı ağırlıklardan bir ya da ikisini 1 kg şeklinde alın. Bu size takacağınız ağırlığı daha ince ayarlayabilme özgürlüğü verir.

     

    • Paletler
    Paletleri de mağazalardan görüp deneyerek almaya çalışın. Dalış patiği ile deneyin. Mümkünse numaraları 43-44 gibi tek numaralarla gitmesin, 44-46 gibi olsun. Eğer heryerden alabileceğiniz yüzme paleti denilen kısa paletlerden alırsanız suda onları batıramazsınız ve kuyruğu havada kedi gibi dururken pek de farkedilmez olmazsınız. Palet ağırlığı almanız gerekir, bunlar 0.5 kg halinde ayak bileğine takılırlar, rahatsız değillerdir fakat tam teçhizatlı kameraman gibi dolanırken bir de bileklere onu takmak istemezsiniz. Benim beğendiğim bazı paletler ise şunlar:

    Apnea Desault Plastik Palalı Palet: Değişebilir pala, her pala ile uyumlu ayak cebi, sağlam. Şu an bunu kullanıyorum çok memnunum.

    Seacsub Shout Palet: İyiler arasında en ucuz, palaları değişmiyor olması bir eksi.

    Mares Razor Palet: Alanlar genelde memnun, her pala uyuyor mu bilmiyorum.

    JB Esclapez Green Uzun Pala Palet: Ağır olduğu söyleniyor ve henüz kullanıcı yorumları yeterli sayıya ulaşmadı, bunlar eksileri. Güzel bir açısı var ama her pala uyuyor mu bilmiyorum.

          Bu yazdıklarımdan başka daha profesyonel paletler 350-400 TL seviyesinden başlıyor. Yukarıdaki paletler sizi başlangıç seviyesinden profesyonel dalıcılığa kadar idare edecek kalitede paletlerdir.



    • Dalış Maskesi ve Şinorkel
    Dalış Maskesi (gözlük): Bu konu herkesin kafa şekli, surat yapısı gibi şeylere bağlı bir konu. O nedenle sadece seçerken işe yarayabilecek bazı püf noktalarını vereceğim. Dalış maskesini asla denemeden almayın. Dalış mağazalarına gidin ve deneyerek alın. Eğer erkekseniz, denemeye gitmeden  tıraş olmanız faydalı olacaktır. Maskeyi  kafa kayışını başınıza geçirmeden suratınıza bastırın; bıraktığınızda maskenin vakum etkisiyle düşmüyor olması lazım. Daha sonra kaşlarınızdan ya da burnunuz kemerli veya büyükse (bende ikisi de var) bu noktalardan bastırın. Eğer bastırdığınız yer sert bir yerlere denk geliyor ve canınız yanıyorsa almayın, başka maske bakın. Mümkün olduğu kadar küçük ve basit maskeleri tercih edin. (Abartmayın tabii ki yüzücü gözlükleri olmaz :) Tek parça camlı büyük maskelerden uzak durun. Eğer deneyebiliyorsanız, ucuz, iki parça camlı, silikon, maske-şinorkel setleri de işinizi başlarda görecektir. Şinorkel alırken başlarda sadece basit bir boru olmasına dikkat edin. Daha sonra yumuşak kauçuk şinorkellerden alırsınız.


    • Zıpkın
    Zıpkın bu spordaki en önemli malzeme gibi gözükse de sessizlik ve teknik size daha fazla balık avlatır. Alüminyum alaşımdan, karbon alaşımdan, havalı ya da ahşaptan yapılan zıpkınlar vardır. Havalı zıpkın almayın. Kalitelileri olsa da fena halde pahalıdır. Giriş seviyesi zıpkınlar mağazalarda 180 TL dolaylarında satılırlar (alüminyum alaşım). Daha da ucuz olanları tabii ki vardır fakat suyun altında bile öldürücülüğünü kaybetmemesi için para saydığınız zıpkına güvenebilmeniz çok önemlidir. O nedenle yılmaz zıpkınlardan, ikinci el zıpkınlardan (forumlardan şimdilik) uzak durun. Hiç beklenmedik bir anda kurulu zıpkın boşalabilir ve size ya da başkasına zarar verebilir, hatta öldürebilir. O nedenle zıpkında en önemli konulardan biri tetik mekanizmasıdır. Metal tetik mekanizmalı bir zıpkın tercih edin. Zıpkının üstünde şiş kanalı olması ya da olmaması konusunda bence henüz kanıtlanmış bir gerçek yok. Çünkü şiş kanalı sürtünmeyi arttırdığından mesafeyi kısaltır ama daha düz bir gidiş sağladığı söylenir. Şişi kaliteli bir zıpkın almanızda fayda vardır; kayaya çarpıp yamulan bir şiş güzel hayallerle o kadar yol yaptığınız dalışınızı aniden bitiriverir. Apnea'nın Diamond şişleri çok kalitelidir. Eğer özellikle isterseniz farkını ödeyerek direk kaliteli şişle alırsınız. Zıpkının namlu kısmına kafa denir. Lastikli zıpkınlar açık kafa, kapalı kafa diye ikiye ayrılır. Açık kafa zıpkınlar çevirme lastik kullanırlar. Bu lastikler tek parçadır ve siz onları gererken kafa kısmına sürtünürler. Bu da lastiklerin çabuk eskimesini kolaylaştırır. Aynı zamanda şişi sabitleyen şey zıpkının şiş ipidir ve "ipi doğru yerlerden geçirme" işi bu spora yeni başlayan bir insan için can sıkıcı olabilir. Artısı ise direk şişten nişan almanızdır fakat lastikler belli bir açı ile durduğu için ben alışana kadar hep olması gerektiğinden yukarı atış yaptım. Kapalı kafa zıpkınlarda ise lastikler kaplin denilen vidalarla kafaya sabitlenir; dolayısı ile sürtünmesi daha azdır. Eksileri ise: Kafa kısmındaki şişin içinden geçtiği plastik kısım kırılabilir, direk nişan almak daha zordur ve zıpkını yatay olarak çevirirken de sürtünmesi açık kafalara göre daha çok olduğundan bileğinizi açık kafaya göre daha çok zorlar. Ben sadece canım öyle istediğinden açık kafa kullanıyorum ,memnunum da. Sürtünme sorunu olsa da olmasa da lastiklerin zaten suya girdikten sonra belli bir ömrü olduğundan canımı sıkmıyorum. Son olarak boy konusunda başlangıçta eğer kurabiliyorsanız 90'lık bir zıpkın tercih edin. Bu boydaki zıpkınlar joker gibidir. Mesafeli atışlarda da, taş altına sokarken de iyi iş görürler. Zıpkın makarası, büyük bir balık vurduğunuzda şiş ve zıpkının balıkla beraber gitmemesi içindir. Alırsanız, birgün kesin iyi ki almışım dersiniz ama hemen mi birkaç sene sonra mı bilmiyorum artık :) Giriş seviyesi zıpkın tavsiyelerim şöyle:

    Apnea Powerpoint 90 ya da 75

    Apnea Rebel Açık ya da Kapalı Kafa 90 ya da 75

    Ben Diamond şişli Apnea Rebel 90 kullanıyorum ama 2. el ucuz bulduğumdan
    onu aldım. Yoksa Powerpoint sizi çok uzun seneler götürecektir. Daha fazla para vermenize gerek olacak bir fark yok aralarında bence. Ayrıca Powerpoint zıpkınlar metal tetik mekanizması ile satılırlar. Benim Rebel zıpkınımda metal tetik yok fakat deneyimlerime göre ve forumlarda okuduğum kadarı ile bu zıpkınlarla alakalı bir şiş kaçırma (yani kuruluyken beklenmedik bir anda boşalma) sorunu göremedim. Yine de tercih sizin.

    Son bahsetmek istediğim konu ise alışveriş yapacağınız yer. Eğer vaktiniz varsa bu malzemeleri alırken bir de zıpkın avı kurslarına katılıp malzemeleri kurs fiyatına dahil ederken bu sporun inceliklerini de öğrenebilirsiniz.

    Çağlar Av isimli İzmir firması Apnea ürünlerinin üreticisidir. Türk Malı'nın dünya firmalarıyla yarışacak kadar iyi olduğunu kanıtlayan ürünler üretirler. Sattıkları herşeyin sonuna kadar arkasında dururlar. İnternetten alışveriş yapmış olsanız bile bu tutumları değişmez. Eğer vaktiniz olursa, İzmir Kemeraltı'ndaki Çağlar Av'a giderek Ali Bey'le tanışın. Gerek çalışanları, gerek kendisi  benim şu ana kadar tanıdığım alışveriş ettiğim en iyi esnaflardır. Gönül rahatlığıyla kefil olacağım bir firmadır. Forumlar teşekkür mesajlarıyla doludur.
    Onun dışında Zıpkıncı isimli foruma reklam vermiş olan diğer sponsor firmalar da tanınmış firmalardır. Yine de benim tavsiyem reklam gibi görünse de (gidip tanıyınca anlayacaksınız olmadığını) Çağlar Av firmasından ihtiyaçlarınızı bir kerede alıp olabildiğince toplu satış indirimi kazanmanız olacaktır.
    Alışveriş konusunda sorun yaşamanız kesin gözükürken size bu sorunu hiç yaşatmamak için elinden geleni yapan başka firmalar da varsa lütfen bana yorum bırakın. Ayrıca bu yazıma ekleme yapmak istiyorsanız, eleştirmek isterseniz de çekinmeden yorum bırakabilirsiniz.  




    17 Temmuz 2011 Pazar

    Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın Dalış Yapacaklar İçin Hazırladığı Belge

         Daha önce yasakları nedeniyle önyargı ile yaklaştığım SGK, dalış yapacak vatandaşlar için bir belge hazırlamış. Gerçekten çok faydalı, dalış yapacak herkes indirip kendiyle alakalı olan kısmı okursa "acaba yaptığım yasak mı?" diye kendini yemekten biraz olsun kurtulacaktır.

    "En az iki kişi dalma" ve "dalış şamandırası kullanım zorunluluğu" gibi kısımlarıyla vatandaşın hayatını önemsemiş olması ve neredeyse anlaşılabilecek bir belge olması beni şaşırtsa da, "dalışa yasak sahalar"ın çokluğu beni üzdü.

    SGK haritalarından bu yasakların yerlerini anlamak zor olabiliyor. Bu nedenle  dalışa gitmeden önce, yazmış olduğum "Dalış Yasaklarının Google Earth Dosyası" başlığından bu yasakları Google Earth programıyla nasıl kullanacağınıza bakmanızı tavsiye ederim.